Bebek Isimleri Ve Anlamları

Bebek Isimleri Ve Anlamları
Abja: Dere, çay.

Abja: Dere, çay. (Lazca)
Abril: Vadi. (Çeçence)
Açanay: Ay gibi aydınlık saçan. (Türkçe)
Açangül: Gül gibi açılmış olan.
Açelya: Fundagillerden kokusuz ve güzel renkli çiçekler açan bir bitki.
Açıkalın: Dürüst, çekinecek bir durumu olmayan. (Türkçe)
Açılay: Ay gibi parlayan, ay gibi güzel olan. (Türkçe)
Açkıngül: Açılmış gül gibi güzel olan. (Türkçe)
Adacan: Adada doğan ve adada yaşayan, sevilen kişi. (Türkçe)
Adagül: Adada yetişen gül.
Adalet: Hak ve hukuka uygun, dürüstlük, doğruluk. (Arapça)
Adani: Doğurgan, üretken. (Kürtçe)
Adanır: Ünlü, adı anılır. (Türkçe)
Adıcan: Adıyla sevilen, adı sevgili olan. (Türkçe)
Adıgül: Adını gülden alan. (Türkçe)
Adıgüzel: Adı sevilen, beğenilen, iyi olan. (Türkçe)
Adıışık: Adını ışıktan alan. (Türkçe)
Adınur: Adını ışıktan olan, adı ışık saçan. (Türkçe)
Adışah: Adını şah ailesinden alan. (Türkçe)
Adışık: Adı güzel olan, adı aydınlık olan. (Türkçe)
Ahsen: Çok güzel, en güzel. (Arapça)
Ahu: Ceylan, maral, karaca, parlak ve güzel bakışlı göz, güzel, zarif kadın.
Ajda: Diş diş olan, çentik, sürgün, filiz. (Türkçe)
Ajik: Badem, küçük dal (Ermenice). Sürgün, filiz. (Kürtçe)
Akabi: Sevgi (Rumca)
Akal: Beyaz ve kırmızı. (Türkçe)
Akalın: Alnı açık olan, dürüst. (Türkçe)
Akaltan: Hem beyaz hem kırmızı olan şafak. (Türkçe)
Akaltın: Akaltun: Beyaz altın, altın gibi parlak. (Türkçe)
Akanay: Gökyüzünde ayın hareketi. (Türkçe)
Alper : Cesur asker, yiğit asker.
Alperen: Hem din adamı hem komutan olan yiğit.
Altemur: Demirin korlaşmış kırmızı hali.
Âmir: İmâr eden.
Ammâr: Bir yeri bakımlı hale getiren.
Arda: Asa
Aşkın: Aşmış, ileri, üstün, seçkin.
Ata : Baba, dede, yaşlı, tecrübeli, bilgili.
Atalay : Tanınmış, ünlü.
Atâullah : Allah'ın hediyesi, ihsanı, lütfu.


Aksel: Beyaz renkte taşkın su. (Türkçe)
Aksen: Sen beyaz ve aydınlıksın. Temiz, doğru, namuslusun. (Türkçe)
Akses: Sesi aydınlık saçan. (Türkçe)
Aksev: Aydınlığı sev.(Türkçe)
Alam: Dünya. (Ermenice)
Alanay: Ayın ışık saçtığı yer. (Türkçe)
Alanur: Çok renkli ışık. (Türkçe)
Alapınar: Alaca pınar. (Türkçe)
Alasu: İyi su, temiz su. (Türkçe)
Avşar : İşi hemen yapan.
Aykan : Kanı parlak ve canlı.
Aykut : Armağan, mükafat, ödül.
Aytekin : Ay gibi tek ve biricik olan, çok değerli.
Ayvaz : Koca, eş.Anka: Efsanevi bir kuş. (Türkçe)
Ankine: Çok değerli, kıymetli. (Ermenice)
Anjel: Melek. (Ermenice)
Anmeğ: Masum. (Ermenice)
Anna: İyilik etmek. (Ermenice)
Aydan: Güzelliğini aydan alan, aya ilişkin, aydan bir parça, aydan olan.
Aydanur: Ay gibi ışıklı. (Türkçe)
Aydeniz: Ay gibi parlayan deniz. (Türkçe)
Aydın: İleri düşünceli, açık, anlaşılır, ışıklı, parlayan. (Türkçe)
Aydınay: Aydınlık, ay gibi. (Türkçe)
Azime: Büyük, yüce, kararlı. (Türkçe)
Azize: Saygın, sevgili, kutsal. (Farsça)
Azmidil: Gönül yüceliği. (Azerice)
Azmi: Dürüst. (Ermenice)
Azra: El değmemiş kız, üstünde yürünmemiş kum, delinmemiş inci. (Türkçe)
 


Babacan : Cana yakın, güvenilir, anlayışlı.
Baha : Değer, kıymet, zariflik, üstünlük.
Bahadır : Yiğit, cesur, kahraman.
Barın: Güç, Kuvvet.
Battal : Kahraman, cesur, çok büyük.
Batu : Güçlü, kudretli.
Bedir : Dolunay. Ayın ondördü gibi güzel.
Behcet : Sevinç, güler yüzlü, şirin.
Behlül : Çok gülen, hayır sahibi, cömert.
Behnan : İyi huylu, güler yüzlü, herkesçe sevilen.
Bade: İçki, şarap. (Farsça)
Badegül: Gül renkli şarap. (Farsça)
Bağlan: Sevdiğine bağlı kalan, sev, demet. (Türkçe)
Bahar: İlk yaz, ilkbahar, ilk yaz çiçekleri. (Farsça)
Bahriye: Denizle ilgili. (Arapça)
Bahtıaçık: Şanslı. (Türkçe)
Bahtıgür: Şansı çok olan. (Türkçe)
Bahtışen: Şansı sevinçlerle dolu. (Türkçe)
Bakanay: Apaçık görünen ay. (Türkçe)
Bakinaz: Sürekli nazlanan, çok nazlı. (Farsça)
Behram : Merih yıldızı.
Behzat : Soyu güzel, doğuştan asil.
Bekir : İlk çocuk. Genç, taze.


Bertuğ: Engel tanımayan, güçlükleri aşan.
Bera : Fazilet, meziyet sahibi.
Berkan : Şakıyan, parıldayan.
Berkin : Güçlü, sağlam.
Beşer : İnsan.
Beşir : Müjdeleyen. Güler yüzlü.
Bilal : Su.
Belkıs: Efsaneye göre Saba ülkesinin kraliçesi. (Türkçe)
Belma: Sakin, yumuşak. (Farsça)
Beliz: Belirli olan iz, işaret. (Türkçe)
Beren: Kuzu, koyun yavrusu, ünlü, güçlü, akıllı.
Berfi: Zambak (Kürtçe)
Berfin: Kar toplayan güneşli hava. (Kürtçe)
Boncuk: Çeşitli maddelerden yapılan yuvarlak renkli, süs taşı. (Türkçe)
Bozçin: Dişi geyik. (Türkçe)
Buket: Çiçek demeti. (Fransızca)
Bilgehan : Derin bilgi sahibi hakan.
Bişr : Güler yüzlü.
Buğra : Erkek deve, hindi, aslan.
Burak : Peygamber efendimizin Miracda bindiği at.
Burhan : Delil, sağlam delil, hakkı bâtıldan ayıran.
Bülent : Yüksek, yüce, uzun.
Burçin: Burçin: Dişi geyik. (Türkçe)
Burla: Üzüm. (Kıpçakça)
Büğe: Su bendi. (Türkçe)
Büklüm: Bükülmüş, halka olmuş. (Türkçe)
 


Canözlem: Candan özleyen. (Türkçe)
Cansel: Hayat veren su. (Türkçe)
Cansen: Sen can gibi dostsun. (Türkçe)
Canses: Sesi can veren. (Türkçe)
Cansev: Sevgi dolu. (Türkçe)
Cemre: Ateş halinde kömür, ilkyaz arefesinde havada, suda, toprakta oluştuğu varsayılan ısı yükselişi. (Türkçe)
Cevher: Öz, maya, değerli taş. (Arapça)
Ceyda: Uzun boylu ve güzel. (Arapça)
Ceyhan: Akdeniz bölgesinde bir nehir. (Türkçe)
Ceylan: Gözlerinin güzelliğiyle ünlü, zarif, ince bacaklı hayvan, ceren.
Cafer : Çay, dere, küçük akarsu.
Câbir : Cebreden, zorlayan, galip gelen.
Can: Ruh. Aziz, sevgili. Gönül.
Candar : Silahlı asker.
Caner : Can dostu.
Canib : Yan, taraf, yön.
Cantekin: Biricik can, can şehzade.
Cârullah : Allah'a yakın olan, Allah dostu.
Celâl : Azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi.

 


Çelebi : Efendi, görgülü ve ince insan.
Çağdaş: Yaşanılan çağın koşul ve gereklerine uygun olan, yaşıt. (Türkçe)
Çağıl: Çakıl, çağla ilgili, akan su sesi. (Türkçe)
Çağın: Yıldırım, şimşek. (Türkçe)
Çağla: Badem, erik, kayısı gibi meyvelerin taze yemişi. (Türkçe)
Çevren: Gökyüzünün yerler birleştiği yer, ufuk. (Türkçe)
Çevrim: Sınır, girdap, değişme. (Türkçe)
Çisen: İnce ince yağan yağmur, çiy.
Çisil: İnce ince yağan yağmur. (Türkçe)
Çiçek: Bir bitkinin üreme bölümünü taşıyan, renkli, kokulu, güzel yeri.
 


Derin: Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. Yoğun, içten gelen. (Türkçe)
Defne: Yaprakları güzel kokulu, kış ve yaz yeşil kalan bir ağaç. (Yunanca)
Değer: Yüksek nitelik, üstün yetenek. (Türkçe)
Deha: Dahi, yüksek zekası olan. (Arapça)
Deniz: Büyük, tuzlu su kütlesi. (Türkçe)
Deren: Toplayan, hasat zamanı. (Türkçe)
Derim: Çadır. (Türkçe)
Dilge: Güzel konuşan kişi. (Türkçe)
Dilhan: İçten ve yürekten konuşan. (Farsça)
Dilmen: Güzel konuşan, dil bilen, güzel sözler söyleyen. (Türkçe)
Duygu: İnsanın iç dünyasındaki hisler. (Türkçe)
Duygucan: Candan duygulanan. (Türkçe)
Duygun: Duygulu, hassas, hisli kişi. (Türkçe)
Dâhi : Üstün zekalı, son derece zeki, anlayışlı.
Dâi : Dua eden, duacı, hak dine çağıran.
Dânâ : Çok bilen, bilgili.
Daniş : Bilgi, bilme, biliş, ilim.
Danişmend : Bilgili, âlim.
Dâver : Doğru ve insaflı olan, âdil hükümdar.
Derviş : Allah için alçak gönüllüğü kabul eden.
Dilhan : İçten, gönülden söyleyen.
Dilaver : Yiğit, yürekli, erkek.
Doğan : Atılgan ve yiğit.
Dülger : Marangoz.
 


Ebru: Kağıt ve kumaş boyama sanatı, bulut renginde. (Farsça)
Ece: Kraliçe, güzel kız, ana. (Türkçe)
Erdem: Fazilet, kişilik yetkinliği, iradeli olma. (Türkçe)
Ezel: Başlangıcı, öncesi olmayan geçmiş zaman. (Arapça)
Ezgi: Nağme, şarkı, seslerin melodisi. (Türkçe)
Ezgin: Sesi düzenli gelen, ezilmiş, bezmiş. (Türkçe)
Ezman: Gök, sema. (Kürtçe)
Eylem: Harekete geçme, bir edim gerçekleştirme. (Türkçe)
Eylül: Yılın dokuzuncu, sonbaharın ilk ayı. (Farsça)
Ecehan : Hanların başı.
Ecmel : En güzel, en yakışıklı.
Ecvet : En cömert, varını yoğunu dağıtan. En iyi olan.
Ede : Ata, büyük kardeş, ağabey.
Edhem : Kara donlu, yağız at.
Efe : Batı anadolu yiğidi, zeybek.
Efken : Atıcı, yıkıcı.Erhan : Yiğit hakan.
Erkam : Rakamlar, isimler.
Erkan : Esaslar, direkler, reisler.
Erkin : Bağımsız hareket eden.
Erman : Arzusu, isteği olan.
Erol: Sözünde duran er.
Ertuğrul : Temiz, yürekli, doğru insan.
Esat : Çok uğurlu ve mutlu.
Esed : Aslan, gazanfer, cesur.
Esved : Siyah, esmer.
Eflah : Tamamiyle kurtulan, en çok talihe kavuşan.
Ekmel : En olgun, mükemmel.
Ekrem : Çok cömert, iyiliksever, keremi lütfu çok olan


Fatmagül: Gül gibi güzel, yeni anne olmuş kadın. (Arapça)
Fatoş: Fato: "Fatma" adının halk arasında latifeli bir şekilde söylenişi.
Fazilet:
Erdem, insanın iyi huyları. (Arapça)
Feyza: Bolluk, çokluk, coşma, taşma, gürlük, verimlilik. (Arapça)
Feyzan: Suyun taşması, coşması. (Arapça)
Fındık: Küçük ağaçlarda yetişen kabuklu, besleyici yemiş. (Yunanca)
Fırat: Tatlı su, ülkemizin en uzun nehri. (Arapça)
Fulden: Beyaz çiçekli, güzel kokulu ağaç. (Arapça)
Fulya: Nergisgillerden sarı, beyaz çiçekleri olan, güzel kokulu bir çiçek. (İti)
Funda: Çalı görünüşünde bir bitki, süpürge otu. (Türkçe)
Feda : Kurban olma, gözden çıkarma.
Fedai : Canını esirgemeyen, can vermeye hazır.
Feramuz : Şanlı, şerefli, ün kazanmış.
Feramuş : Hatırdan çıkan, unutulan.
Ferhan : Sevinçli, neşeli, ferahlı, şen, memnun.
Ferhat : Sevinç, neşe sahibi.
Feridüddin : Dinin en üstünü.
Feridun : Tek, eşi ve benzeri olmayan, kıymetli cevher.
Ferman : Emir. Padişahların tarafından verilen emir.
Feyyâz : Feyz, bereket ve bolluk veren.
Feyzullah : Allahü teâlânın feyzi.
Fuat : Kalp, gönül.
Furkan : İyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki farkı gösteren.
Fuzuli : Fazla, anlamsız, yersiz.
 


Gediz: Su birikmiş çukur, Ege'de bir akarsuyun adı. (Arapça)
Gamze: Süzgün bakış, yan bakış, çene veya yanaktaki çukurluk. (Arapça)
Gaye: Amaç, erek, hedef. (Arapça)
Gizem: Çözülemeyen sır. (Türkçe)
Gonca: Tam açılmamış çiçek, gül tomurcuğu. (Farsça)
Gökay: Gökteki ay. (Türkçe)
Gökben: Duru, aydınlık. (Türkçe)
Gökçen Mavi gözlü. (Türkçe)
Gülce: Güle benzeyen, gül gibi.
Gülsen: Gül gibisin. (Türkçe)
Gülser: Gül yüzlü (Türkçe)
Güneş: Yeryüzünün bulunduğu galaksinin ışık ve enerji yıldızı. Aydınlık ve energi dolu kişi. (Türkçe)
Güzin: Saçilmiş, seçkin, beğenilen. (.Farsça)
Gazanfer : Yiğit, aslan gibi cesur
Gazi : Savaştan sağ dönen.
Gevheri : Pırlanta gibi temiz insan.
Gıyas : Yardım eden.
Giray: Kırım hanı.
Gürbüz : Toplu, güçlü dinç erkek.
 


Hazan: Sonbahar, güz, son yaz, yaprak dökümü. (Arapça)
Haziran: Yılın altıncı ve en güzel ayı. (Arapça)
Hera: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıcı. (Yunanca)
Hürsel: Sel gibi özgür.
Hürsen: Özgürsün.Habbab : Seven, sevgili, dost.
Hafi: Güler yüzlü, çok ikramcı, gizli.
Hafid: Torun.
Hakan: Türk hükümdarı.
Haki: Hikaye eden, anlatan.
Hakkı: Doğru olan, irfan sahibi, insaflı.
Haldun : Devamlı yaşlanıp ihtiyarlamayan.
Hüveyda: Belirgin, apaçık, ortada, belli. (Farsça)
Hüzzam: Türk müziğinde en eski makamlardan biri. (Farsça) Hasan : Güzel, iyi, hoş.
Halil : Dost, sevgili, samimi dost, içten arkadaş.
Haluk : İyi ve güzel huylu, geçim ehli, İslama yakışır.
 


Iğıl: Yumuşak akan su. (Türkçe)
Ildız: Yıldız. (Türkçe)
Ilgaz: Atın dörtnala koşması. Batı Karadeniz'de bir sıradağ ve bir ilçenin adı, akın, hücum. (Türkçe)
Ilgı: Soy sop, sürü, çoban. (Türkçe)
Ilgım: Işık yanılsaması, serap, belli belirsiz görünme, ufuk. (Türkçe)
Ilgın: Hafif esinti, hafif, ince, serap, hayal. Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç. (Türkçe)
Ilgıt: Hafif esinti. (Türkçe)
Ilım: Uzlaşmacı, yumuşaklık. (Türkçe)
Işıl: Parlayan, ışıldayan, parlaklık. (Türkçe)
Işılar: Parlayan, ışıldayan, neşeli, canlı. (Türkçe)
Işılay: Parlayan ay, ay gibi (Türkçe)
Itır: Güzel koku, bir çiçek adı. (Türkçe)
İclal: Saygı gösterme, ikram. (Arapça)
İçim: Lezzet, tat, bir yudumda içilecek kadar.
İlayda: Su perisi. (Türkçe)
İlbike: Seçkin kadın.
İlcan: Ülkenin sevilen kişisi.
İlçim: Elçilik görevi. (Türkçe)
İlsu: Vatan suyu. (Türkçe)
İlşen: Ülkesi sevinçli.
İmren: Edinme isteği, çok beğenme. (Türkçe)
İpek: İnce, kibar, zarif. Bir böceğin kozasından yapılan ince, parlak, dayanıklı, iplik ve bundan yapılan kumaş. (Türkçe)
İzgi: Adaletli, güzel, iyi, akıllı, beğenilen. (Türkçe)
İzel: El izi.
İzzet: Kuvvet, itibar, değer. (Arapça)
 


Kadem: Uğur. (Arapça)
Kardelen: Kışın son günlerinde, ilkyazın ilk günlerinde kar üzerinde beyaz pembe çiçekler açan çiğ-demgillerden bir bitki. (Türkçe)
Kübra: En büyük, çok büyük. (Arapça)
Kaan: Kağan. Hanların hanı, şahinşah.
Kabil : Kabul eden, önde olan.
Kadem: Ayak, adım.
Kâdir: Tükenmez güç ve kudret sahibi.
Kadîr: Çok güçlü, çok kudretli.
Kadı : Hüküm, karar ve hakimlik.
Kalender: Dünyadan el etek çekip boş dolaşan derviş.
Kamran : İsteğine kavuşmuş, mutlu, bahtiyar.
Kasım: Taksim eden, bahşeden.
Kâzım : Öfkesini, gazabını yenen.
 


Lena: Alina ve Helena isimlerinin sonundan gelmektedir. İbranice'de Magdalalı Kadın, Arapça'da bizim için , bizden biri ve insan anlamlarına geliyor. Yunanca'da ise günışığı ya da ayışığı anlamına gelir.
Livin: Hareket, devinim. (Kürtçe)
Loya: Tatlı şerbet. (Lazca)
Levin: Renk. (Ermenice)
Liva: Yumuşak karın erimeye başlaması. (Lazca)
Limsa: Bir bitki türü. (Lazca)
Linet: Sürgün. (Arapça)
Levent : Bahriyeli. Boylu poslu, yakışıklı.
Levni : Renkli, boyalı.
 


Lila:Eflatun, leylak rengi.
Luna: Ay.
Murat : İstek, arzu, maksat. Seçilen
Mazhar : Nail olan, şereflenen, bir iyiliğe kavuşan.
Memun : Korkusuz, tehlikesiz, sağlam, emin.
Mert : Sözünün eri, yiğit, bahadır.
Mestan : Mest olmuş, bayılmış.
Metin : Sağlam, dayanıklı.
Miraç : Merdiven, yükselen, yükseklere çıkan .
Mirkelam : Kibar konuşan, hoş sohbet, sohbet adamı.
Mirza : Hükümdar soyundan gelen, beyzade.
Misbah: Lamba.
Mithat: Methetme, övme.
Mustafa: Saf hale getirilmiş, süzülmüş, güzide.
Mayda: İnce yapılı, narin. (Farsça)
Mayıs: Bahar ayı, yılın beşinci ayı. (Türkçe)
Maysem: Mayıs. (Çerkesçe)
Melek: Tanrı ile insan arasında aracılık yapan, nurdan yapılı olan, dinsel varlık. Huyu güzel kişi. (Arapça)
Meliha: Güzel, sevimli, şirin. (Arapça)
Melike: Kadın hükümdar, hükümdar karısı. (Arapça)
Melis: Meliz: Bal, balansı. (Yunanca)
Melisa: Tatlı, sevgili, oğulotu, balansı, çayırlık, kokulu bir bitki. (Yunanca)
Melina: Bal
Melodi: Kulağa hoş gelen ses dizisi. (Fransızca)
Meltem: Karadan denize esen yaz rüzgârı. (Türkçe)
Mine: Metal üzerine vurulan renkli sır tabakası, çok ince nakış, ıtırlı bir bitki, dişlerin üzerindeki koruyucu tabaka. (Farsça)
Miran: İnci. (Kürtçe)


Nabi : Haberci, haber veren.
Namdar : Meşhur namlı, ünlü, tanınmış.
Nebi : Haberci, haber getiren, peygamber.
Necat : Kurtuluşa, selamete eren.
Necati : Kurtulan, felah bulan.
Neccar: Dülger, marangoz, doğramacı.
Necdet: Kahraman, yiğit, efe.
Necih : Başarılı, galip, muzaffer.
Necmi : Yıldız
Nefi: Kazançlı, kârlı.
Nağme: Ezgi, güzel uyumlu ses. (Arapça)
Nemir: Ölümsüz. (Kürtçe)
Neşem: Sevincim.
Nida: Ses, çağırma, seslenme. (Arapça)
Nurcin: Işık toplayan, nur toplayan. (Arapça)
Nusa: Gelin. (Lazca)
Nuşin: Tatlı, lezzetli. (Farsça)
Nüjen: Modern. (Kürtçe)
Nükhet: Güzel koku. (Arapça)
Nükte: İnce, anlamlı, düşündürücü söz, espri. (Arapça)


Özde: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan, içten.
Özden: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili 
Özge: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek 
Özlem: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret
Öznur: Özü ışıklı,aydınlık. 
Öktem : Gösterişli, korkusuz, güçlü.
Oğuz : Doğru, sağlam, güçlü, genç.
Oğuzhan : Oğuzların hükümdarı.
Okan : Anlayışlı, kavrayışlı.
Oktay : Hiddetli, kızgın, sinirli.
Orhan : Şehrin hakimi.
Ozan : Halk şairi, geveze.
Ömer : Diri, canlı, yaşayan hayat süren
Önder : Lider, şef, reis.


Papatya: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi 
Pelin: Acı ve güzel kokulu bir bitki 
Petek: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları 
Pınar: Büyük su kaynağı
Rahşan: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı. 
Rengin: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel 
Reyhan: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen 
Rezzan: Ağırbaşlı, onurlu 
Ruhşen: Neşeli,canlı. 
Raci : Rica eden, yalvaran, ümitli, dileyen.
Racih : Üstün, kıymetli, faziletli ve itibarı fazla olan. Tercihli.
Rafet : Merhamet etme, acıma, esirgeme.
Ramazan : Çok sıcak olan, günahları yakan.
Ramiz : İşaret koyan, işaretle konuşan.
Rauf : Pek esirgeyen, çok merhamet eden.
Recai : Rica eden, dua eden, Allahü teâlâya yalvaran.
Recep : Mübarek, muazzam, muhterem; kıymetli.
Refah : Bolluk, rahatlık, her türlü sıkıntıdan kurtulma.
Re'fet : Acıyan, merhamet eden.
 


Sanem: Çok güzel kadın; Put 
Sebla: Uzun kirpikli göz 
Seçil: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen 
Seçkin: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit 
Seda: Ses; Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı 
Sedef: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz madde SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak 
Seher: Tan ağartısı 
Selda: Bir söğüt cinsi 
Selen: Haber, müjde 
Selin: Gür akan su 
Selma: Barış içinde,huzur,erinç. 
Selmin: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan 
Sema: Gökyüzü; Göç 
Semen: Yasemin çiçeği. Semizlik. 
Semra: Esmer kadın. 
Senem: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın, sevgili, güzel 
Serap: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı 
Seray: Ay gibi güzel 
Serma: Kış soğuğu 
Serpil: Gelişmek,büyümek. 
Serpin: Yağmur 
Serra: Rahatlık,kolaylık 
Sertap (Sertab): İnatçı anlamında 
Seval: Severek al anlamında 
Sevda: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek 
Sevgi: İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu 
Sevil: Her zaman sevilen biri ol 
Sevim: Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik 
Sevinç: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku 
Sevtap: Tapılacak kadar çok sevilen. 
Seylan: Sel, akma, akış 
Sezen: Hisseden, sezgili 
Sezer: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar 
Sezgi: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği 
Sezin: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı. 
yer; Bahşiş, hediye; Bağ 
Sibel: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası 
Simge: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler 
Sinem: Yüreğim, çok sevdiğim 
Sumru: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi 
Suna: Boylu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği. 
Suzan: Yakan,yakıcı
Sadeddin : Dinin mübarek kişisi.
Sadullah : Allahü teâlânın saadeti.
Sadun : Uğurlu olan, uğur getiren.
Safa : Saf, berrak, temiz, kedersiz, gönlü şen.
Saffet : Saf, halis, temiz. Hile ve dubaradan uzak olan.
Saffan : Saf, halis.
Salahaddin : Dine bağlı, dini düzgün.
Sâman : Servet sahibi, zengin, rahat, dinç, düzenli.
Sedat : Doğru ve haklı


Şafak: Gündoğumundan önceki aydınlık 
Şebnem: Çiğ, gece nemi, jale 
Şenay: Mutlu geçen ay 
Şeyda: Çılgın, deli divane 
Şirin: Cana yakın, sevimli 
Şule: Alev, ateş alevi 
Şükran: İyilik bilme, minnettarlık
Şaban : Aralık, fasıla.
Şabi : Cemaat ehli.
Şadan : Sevinçli, keyifli, neşeli, bahtiyar.
Şahap : Alev, ateş parçası, akan yıldız.
Şahinalp: Şahin gibi yiğit.
Şahsüvar : Usta binici, çok iyi ata binen.
Şâfi : Şefaat eden, şifa veren.
Şarani : Saçı gür
Şecaeddin : Dinin kahramanı, dinin yiğidi.
Şehlevent : Uzun boylu, yakışıklı genç.
Şemseddin : Dinin güneşi.
Şemsi : Güneş gibi parlayan.
Şerafeddin : Dinin şereflisi.
Şeref : Asil, yüksek, şanlı, şöhretli atalara sahip olmak.
Şevket : Büyüklük, kudret ve kuvvetten doğan haşmet.
Şevki : Şevkli, neşeli, istekli.
Şeyban : Saçlarına ak düşmüş, ihtiyar, yaşlı.
Şihab : Cesur, parlak yıldız, kıvılcım.
Şihabeddin : Dinin parlak yaldızı.
Şinasi : Tanıyan, tanıyıcı, bilen, anlayan.
Şir : Aslan.
Şemseddin : Dinin güneşi.
Şemsi : Güneş gibi parlayan.
Şerafeddin : Dinin şereflisi.
Şeref : Asil, yüksek, şanlı, şöhretli atalara sahip olmak.
Şevket : Büyüklük, kudret ve kuvvetten doğan haşmet.
Şevki : Şevkli, neşeli, istekli.
Şeyban : Saçlarına ak düşmüş, ihtiyar, yaşlı.
Şihab : Cesur, parlak yıldız, kıvılcım.
Şihabeddin : Dinin parlak yaldızı.
Şinasi : Tanıyan, tanıyıcı, bilen, anlayan.
Şir : Aslan.
Taceddin : Dinin tacı.
Taci : Taçlı.
Tahsin : Kale gibi sağlamlaştırma.
Taki : Günahtan kaçınan, dinine bağlı.
Talat : Yüz, çehre, dindar.
Talha : Bir zamk ağacı.
Tamer : Tam erkek.
Taner : Şafak gibi canlı erkek.
Tanju : Türk hükümdarı [Çinlilerce] Tarkan : Dağınık, perişan.
Tarık : Sabah yıldızı, parlak yıldız.

 


Ubeydullah : Kulcağız, kölecik.
Üsame :
Bir aslan cinsi.
Ülkü : Amaç, ideal 
Vakkas : Savaşçı, okçu.
Vakur : Ağırbaşlı, temkinli.
Vakıf : Duran, ayakta duran.
Vâlâ : Yüksek, yüce.
Vecdi : İlahi aşka dalan, vecde gelen, kendinden geçen.
Vecit : Vecde gelen, İlahi cezbe ile bayılan.
Vecihi : Bir kavmin büyüğü.
Vedat : Sevgi ve dostluk gösteren.
Vefa : Sözünde duran, dostluğunu devam ettiren.
Vildan: Yeni doğmuş çocuklar 
 


Velivahide: Tek, bir.
Varide: Gelen, erişen - Söylenti.
Vasfiye: Nitelikli.
Vedia: Korunması için bırakılan emanet. 
Vefika: Uygun, aynı fikirde, yoldaş.
Velide: Yeni doğmuş çocuk 
Verda: Verdane (merdane Osm.) / Verd (Ar.)'den Verda, gül anlamında 
Vesile:
Neden, sebep - Kavuşma 
Vicdan: İyiyi kötüden ayırmaya yarayan şuur, ahlak.
Vildan: Yeni doğmuş çocuklar.
Vuslat : Kavuşma, yetişme, ulaşma : Ermiş.
Yahya : Canlı, hayat süren.
Yaver : Yardım edici, imdada koşan.
Yavuz : Yaman, korkusuz.
Yekta : Tek, eşsiz, benzersiz.
Yasemin: Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki. 
Yeliz:
Ferah yer, aydınlık, havadar. 
Yeşim: Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş.
Yıldız: Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri. 
Yonca: Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı.
Zeliha : Züleyha, su perisi.
Zerrin : Altından yapılmış. 
Zeynep : Süs, bezek. 
Zuhal: Satürn gezegeninin adı. 
Zulal : Hafif, güzel, soğuk su. 
Zümrüt: Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı.
Zafer : Maksada ulaşma, barışma, düşmanı yenme.
Zâfir : Zafer kazanan, üstün gelen.
Zamir : Yürek, iç, vicdan.
Zekai : Çabuk anlayışlı, keskin zekalı.
Zekeriyya : Erkek zat.
Zeyd : Artan, çoğalan.
Zeynel : Süslü.
Ziver : Süs, ziynet ehli.
Ziya : Işık, aydınlık, nur.
Ziyad : Fazlalık, çokluk, bolluk.
Zübeyr : Akıllı.


HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.